AŞK OLSUN SERGİSİ
- S Aktürk
- 24 Nis 2021
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 Haz 2021
Türkiye kaligrafisinin ulu çınarı, Emin Barın hocamızın ''beşibiyerdelerim'' dediği 5 öğrencisinden biri olan Etem Çalışkan'ın pandemi dinlencesinde evlerimize kapandığımız zamanları nasıl değerlendirdiğini anlatarak açılışını yaptığı ''AŞK OLSUN'' sergisine katılma fırsatı buldum.
Etem hoca serginin başlangıcında yapmış olduğu konuşmasında ''ÇALIŞMAK , ÇALIŞMAK ,ÇALIŞMAK'' diyerek pandemi sürecinde çalışmaktan geri durmamamız ve her zaman üretmeye devam etmemiz gerektiğini vurguladı.
''Bu son yıllarda Korona denilen hastalığın hapsetmesi var. Çok çalışma imkanı verdi bana dışarıyı hiç düşünmüyorum bile, Yani işim benim çalışmak,çalışmak,çalışmak. ve herkesin de çok çalışmasını isterim. Ben bu hastalıktan yararlandım. bulaşıcı hastalıktan yararlandım ama böyle yararlanmayı yüce tanrı bir daha göstermesin.''dedi.

Etem hocamın her sözünde, her mesajında bir düşünce, bir bilgi, bir ışık var. Bizler de o ışığa hep yakın olmayı,her zaman mesajına kulak vermeyi, bilgi pınarı hocalarımızın yanında olmayı sanatından ve öğretilerinden nasiplenmeyi düstur edindik.
Hocamız ''Eğer bu salon olmasaydı ben bu çalışmaları yine yapacaktım ''Fatih Belediyesi'nin amblemini de bendeniz çizmiştim hoşuma gidiyor. '' dediğinde bu bilgiyi kendisinden duymak ve halen bahsi geçen amblemin değiştirilmediğini ve kullanıldığını bilmek beni sevindirdi
Etem Hoca; akademide standart bir sanat eğitiminin verildiğini, gerçek sanatçıların ise o standart eğitim arasından sıyrılarak çıkabilenler olduğunu söyledi. burası önemli. Sanat içten gelen bir duygudur. Sanatçı: bir meslek icra etmekten çok, sanatla yoğurulmayı önemser, Sanat ile yaşamayı önemser. Sanat bu açıdan bakıldığında sanatçı içindir. tarafsız bakıldığında sanat içindir. İzleyiciler tarafından bakıldığında ise insan içindir.
Benzer bir ifadeyi de yine Emin barın üstadın beşibiryerdelerinden Savaş Çevik hocamızdan işitmiştim. İştiyaklı ve bir o kadar da yetenekli atölye öğrencilerine; ''keşke akademide de sizin gibi iştiyaklı öğrencilerim olsa daha iyi olurdu'' demişti.
bu da bize salt akademiden mezun olmak şöyle dursun, sanata gönül veren sanat ile meslek yapan değil de sanat ile yaşayan bireylerin akademiden mezun olmasının gerekliliğini gösteriyor. Akademi sadece kuralları öğretir. Gerisi de sanatçıya kalır.
Sanatın kurallar içinde kuralsızlık olduğu yorumunu yapan Etem hoca, "Benim çalışmalarım da kurallar içinde kuralsızdır. Biraz özgürlüktür. Açıkçası sanatçı da özgürdür. Düşüncesinde de konuşmasında da her şeyinde sanatçı özgürdür. Onu bağlayıcı hiçbir şey yoktur. Yani sanatçıya bu özgürlüğü veren sanattır. Sanat kurallar içine hapsedilmiş değildir." dedi.
,Etem Hoca sergisinde ; Fransızca "tache" sözcüğünden türetilen, resim sanatında düzensiz biçimli renk lekeleri ve damlalarının kullanılmasını temel alan, önceden bir resmetme eylemini yadsıyarak, sanatsal yaratmada rastlantısalcılığın ön plana alınmasını öngören bir sanat akımı olan taşizm sanat akımının kendisini özgürleştirdiğinden bahsetti.
"Taşizm sanat akımı bana çok özgürlük getirdi"
Pandemi döneminde evden hiç çıkmadan sürekli eser ürettiğini anlatan Hoca, "Korona bana düşünme ve çalışma rahatlığı verdi, mecbur kaldığım yasaklar sebebiyle. Çok düşündüm. Bazen gece kalktım, çalışma odama geçtim. Tuvale baktım, düşündüm, elime fırçayı aldım, kullanacağım renkleri koydum paletime ve bir leke, bir dokunuş attım. Yani taşizm sanat akımı bana çok özgürlük getirdi ve duygularımı ifade etmem noktasında bana yol açtı." ifadelerini kullandı.

Etem Hoca, eserlerini hazırlarken zamandan etkilendiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Mevsimleri, soğuk, sıcak, rüzgar etkiler. Yıldırım düşer etkiler. Yani her şeyden sanat etkilenir. Ama usta sanatçılar da etkiler. Bunlardan bazıları Van Gogh ve arkadaşı Gauguin'dir. İkisi de iyi bir sanatçıdır. Gauguin ve Van Gogh her zaman kavga etmişler. Onların kavgaları beni çok etkiler. Hatta beni tahrik eder. Bu anlamda sergide bununla alakalı bir çalışma yaptım."
fuaye alanında İstanbul Kaligrafi zümremizden onur hocamız ile muhabbet ederken diğer bir zümre arkadaşımız sema geldi yeni tanıştığım selahattin hocanın da olduğu keyifli muhabbet devam ederken aşk olsun sergisinin sergi katoloğunu açtım.Eserler üzerindemuhabbet başladı ve ana fikir etem hocanın her zamana göre çalışma tarzını geliştirmesi ve her zaman üretmesiydi, bu dahi bize büyük örnekti. Dediğim gibi her mesajında onun öğretisini almak heyecan verici. Etem Hoca taşizm sanat akımından etkilenmiş ve şimdi eserlerinde bu akımı kullanıyor. Etem hocanın retrospektifi içinde birçok sanat ve akım mevcut.

"Ölünceye kadar çalışacağım. Çalışmak cennetin kapısıdır, anahtarıdır. Her insan yeteneklidir. Ama o yetenek bir bedensel varlık da ister. Sanatçı olmak bir yaratılıştır. Mesela Aşık Veysel, Beethoven. Birinin gözü görmez, birinin kulağı duymaz. Kulağı duymayan beste yapar, orkestra yönetir. Gözü görmeyen Aşık Veysel sözleriyle, şiirleriyle renkler bezer, tablolar yapar. Renkleri, kokuları anlatır. Ama gözleri görmez, işte sanat budur. Göz görmese de, kulak duymasa da, benim gibi az duysa da sanat olur. Önce sevmek lazım. Genç, yaşlı herkesi sevmeyi bilmesi lazım. Ardından sevgi kadar değerli olan çalışmak gelir. Sevgiyle, dürüst olarak çalışmak gelir."
Kendisi için yazının da resmin başlangıcı olduğunun altını çizen Etem Çalışkan, "Eğer yazı olmasaydı bu resimler belki çıkmayabilirdi. Her resim bir yazıdır. Fırça hareketlerinde kaligrafik hareketler vardır. Ama düşünceler de vardır. Yani bu sergide gördüğünüz resimler belki yarım saatlik, belki yarım asırlık." değerlendirmesinde bulundu.

O hep yaptı ve önemli olan özgürce yapmak işte. Etem Hocam sanatı ve yaşantısında bize böyle dersler veriyor . Teşekkürler büyük ustam . Teşekkürler Hocam.....
Hattat ve ressam Etem Çalışkan'ın (93) hazırladığı "Aşk Olsun" sergisi, Fatih Belediyesi Kadırga Sanat Galerileri'nde sanatseverlerle buluştu. 59 eserin yer aldığı sergi, 28 Ağustos'a kadar görülebilecek. Etem Çalışkan "Benim çalışmalarım da kurallar içinde kuralsızlıktır. Biraz özgürlüktür. Açıkçası sanatçı da özgürdür. Ölünceye kadar çalışacağım. Çalışmak cennetin
kapısıdır, anahtarıdır. Eğer yazı olmasaydı bu resimler belki çıkmayabilirdi. Her resim bir yazıdır. Fırça hareketlerinde kaligrafik hareketler vardır. Ama düşüncele
r de vardır. Yani bu sergide gördüğünüz resimler belki yarım saatlik, belki yarım asırlık" dedi.










Yorumlar